"Caminin Gölgesinde Kalanlar"

Türkiye’de yaklaşık 85 bin cami bulunuyor. Bu camilerin büyük bir kısmının altında marketler, ofisler, lokantalar, dükkânlar yer alıyor. Kimi zaman bir bankanın şubesi, kimi zaman bir emlak ofisi. Ve tüm bu ticari alanlardan her ay düzenli olarak kira akıyor — üstelik su gibi. Yardım kutularından gelen bağışlar, cenaze hizmetleri, imam nikâhları, hatta cami tuvaletleri bile gelir kapısı hâline gelmiş durumda.

13 Haz 2025 - 09:38
 0  8
"Caminin Gölgesinde Kalanlar"

Ancak ne gariptir ki, bu 85 bin caminin altında bir tek aşevine rastlanmıyor. Bir tek yetimhane, bir tek sokakta kalan için barınma alanı yok.

Oysa düşünün, her cami bir evsize sadece bir gece kapısını açsa, 85 bin insan sokaktan kurtulur. Her cami günde bir kişiye sıcak bir tabak yemek verse, 85 bin insanın kursağına sıcak bir lokma girer.

Biz nasıl bir inanç sistemine sahip olduk ki, "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyen bir Peygamber’in ümmeti olarak camileri yalnızca mimari yapılara, yalnızca ritüel mekânlara dönüştürdük?

                              Dahası var.

Camiler artık sadece ibadet yerleri değil; kimi zaman siyasi nutukların, kimi zaman iktidar borazanlarının yankılandığı mekânlara dönüşmüş durumda. Allah’ın evi dediğimiz yerlerde ne Allah’ın sözü geçiyor, ne de Resulü’nün.

Vaaz kürsüsü, olması gerektiği gibi halkın vicdanına ses vermek yerine, merkezden gelen siyasi gündemlerin tekrarı hâline gelmiş.

Sanki her imam birer siyasi memur olmuş; Ankara’dan ne gönderilirse, minberden o aktarılıyor.

Caminin 100 metre ötesinde genelev var; imam efendi suskun.

 İki sokak ileride tekel bayii var; ses yok. Pavyonlar, barlar, meyhaneler, kumarhaneler, faize dayalı ekonomik düzen... Hangi biri karşısında bir duruş gösteriliyor?

 Garibanın ekmeğini elinden alan düzen karşısında bir kelime etmeyenlerin, cuma hutbesinde yüksek sesle ahlâk dersi vermesi ne kadar sahici olabilir?

Bugün bazı imamların tek derdi, kimseyi gücendirmemek.

 "Aman cemaat dağılmasın, aman maaş kesilmesin." Haftalık hutbeler Ankara’dan geliyor; cemaat o hafta kabızsa, kabız hapı; ishalse ishal hapı okutuluyor.

 Halkın gerçek dertlerine kulak vermek yerine, siyasi iklimin havasına göre şerbet dağıtılıyor. Ve ne acıdır ki, asıl görevleri olan imanı korumak, insanları ahlâka, vicdana ve merhamete çağırmak; yerini, devlet politikasını din kisvesiyle pazarlamaya bırakmış durumda.

 Oysa camiler bir zamanlar sığınaktı. Fakirin, düşkünün, yetimin, mazlumun gölgelendiği yerlerdi. Bugünse bu gölge sadece ticareti büyütüyor; insanı değil.

Tepkiniz Nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenme Beğenme 0
Aşk Aşk 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Tahir Kavri Gazeteci Tahir Kavri (((Alo))) İhbar