EVLERİMİZ KERPİÇ AMA MUTLUYDUK
Ben kendimin geçmişime baktığımızda, kerpiç evlerde yaşamış insanların hayatını düşündüğümüzde, "Bu evlerde nasıl yaşanırdı?" diye sormadan edemiyoruz. Elektriğin olmadığı, her odada akan muslukların bulunmadığı o günlerde, insanlar gaz lambasının loş ışığında oturur, sevda yüklü mektuplar yazar ve hayaller kurardı.
Belki teknolojiden yoksundular, belki hayat daha zahmetliydi. Ama mutlu ve huzurlu bir yaşam sürüyorlardı.
Şimdi ise dünyanın öbür ucundaki bir kişiyle saniyeler içinde görüntülü konuşabiliyoruz. Evlerimiz artık son model; her odada sıcak-soğuk su, televizyonlar, dolaplar ve konfor adına her şey var.
Fakat bu modernlik beraberinde huzuru getirmedi. Mesafeler kısaldıkça insanlar birbirinden uzaklaştı. Gökdelenlerde oturanlar bir alt kattaki komşusunu bile tanımaz hale geldi.
Allah muhafaza, bir komşunun başına bir şey gelse, kimse kapısını çalıp "Bir şeye ihtiyacın var mı?" demez oldu. Evet, teknolojiyle dolu bir hayat yaşıyoruz. Ama bu hayat insani değerlerimizi unutturuyor.
Saygı, sevgi, yardımlaşma gibi değerler eksildi. Büyükle küçük arasındaki o eski hiyerarşi, o samimi bağlar yerini bireysel bir hayata bıraktı.
Sonuç olarak, hayatlarımız modernleşirken ruhumuz eksik kaldı. Teknolojiyle büyüyen evlerimiz, insanlığımızın küçülmesine neden oldu. Asıl olanı kaybettik: Sevgiyle yoğrulan bir toplum olmayı…
Tepkiniz Nedir?
Beğen
0
Beğenme
0
Aşk
0
Eğlenceli
0
Sinirli
0
Üzgün
0
Vay
0