"İsyan Sofrasında Oturup Hakk’a Tevekkülü Unutanlara!"
Zamanın çivisi çıkmış, vicdanlar kararmış. İnsan, ölümün ansızın geleceğini bile bile hâlâ mal yığmakla, dünya süsüne aldanmakla meşgul. Mezara tek başına gireceğini bile bile hâlâ gösterişle, kibirle ve eğlenceyle oyalanıyor. Akıbeti belli olan şu hayatı ebediymiş gibi yaşayanların gafleti artık kabak tadı vermeye başladı.
Allah buyuruyor ki: “İbadete layık yalnız Benim. Muhammed ise hem kulum hem de Resûlümdür. İbadetinde ve ihlasında her gün bir adım ileri gitmeyen zarardadır. Onun ölmesi, yaşamasından hayırlıdır.”
Peki biz ne yapıyoruz? Her gün eksilen ömürden habersiz yaşıyoruz. Dilimiz âlim, kalbimiz cahil… Su ile beden temizleyip, içimizdeki kini, kibri, hasedi temizlemiyoruz. Başkasının ayıbını mercek altına alıp, kendi günahımıza kör oluyoruz.
Rabbimiz sesleniyor: “Kanaat edin, rahmete hak kazanın. Hasedi terk edin ki, huzura eresiniz. Haramdan sakınan kimsenin dini artar. Gıybeti terk edenin Allah sevgisi galip olur. Benden haya ettiğim halde, siz benden utanmazsınız.”
Fakat ne yazık ki, bu çağın insanı ne utanmayı biliyor ne de hayâ etmeyi. Allah’tan korkmayanlar, kuldan utanmaz olmuş. Haram sofralarında doyup helale sırt çevirenler, gıybet meclislerinde âlim kesilenler, dünyevî saltanat uğruna uhrevî hesabı unutanlar çoğalmış.
Oysa Allah açıkça uyarıyor: “Benden her gün sana yeni rızık gelirken, senden bana çirkin ameller gelir. Ben ne güzel Mevla, siz ne çirkin kullarsınız.”
Bugün söz sırası ne makamlarda ne zenginlerde. Bugün söz sırası, hakikati haykıran dillerde, yüreklerde. Bugün susan değil, konuşan vebalden kurtulur.
Ve son olarak, soralım kendimize: “Allah’ın bizden haya ettiği hâlde, biz nasıl olur da ondan utanmayız?”
Tepkiniz Nedir?
Beğen
0
Beğenme
0
Aşk
0
Eğlenceli
0
Sinirli
0
Üzgün
0
Vay
0